aralık ayında güneş banyosu :)

yaz aylarında marmaris' i sevmiyorum desem saçmalama dersiniz heralde.. istanbul' da çalışan herkesin hayalini kurduğu "işi bırakıp güneye yerleşmek" benim gerçeğim oldu :) üstelik bankacıydım ve işe gitmek için anadolu' dan avrupa' ya geçmek zorundaydım :) tam bir keşmekeş yani çoktan stres yumağı olmuştum.. iş yoğunluğu bi taraftan, trafik bi taraftan, otobüs kalabalığı zaten çekilmiyordu.. evlendim, işi bırakıp marmaris' e yerleştim :) herkes için mutlu sayılabilecek bir son amaaaa ben marmaris gibi hareketli yerleri oldum olası sevmem.. tatil dendiğinde herkesin aklına kum, güneş, deniz gelir.. benim aklıma dağ tepe gelir (sanırım rize li olmam nedeniyle:) hele bi de sisli dağlar, hafif bi yağmur eşliğinde çay içmek.. toprak kokusu.. dere sesi.. tuzlu su değil tatlı su severim ben :) iki yaz geçirdim marmaris' te hala bronzlaşamadım, yatamıyorum güneşin altında sıkılıyorum, bi de kalabalık zaten, müziği vs. bitmek bilmiyo.. yükses sesle müzik dinlemek de arasıra yapılabilecek, özlemem gereken birşey.. arada sevdiğim konserlere falan gitmek tamam da uyumak için müziğin dinmesini beklemek her gece çekilir olmaktan çıktı.. çalıştığım şube nevizade'ye çok yakındı, akşamları çıkar birşeyler içerdik arada da jolly joker'de konsere giderdik.. bu eğlenceydi işte.. şimdi ekim kasım'ı iple çekiyorum sezon bitse diye :) neyse ki kış geldi de marmaris bize kaldı .. bu arada Ali Deniz anneannesine emanet, miniğim nezle oldu, pek bi huysuz.. uyuyunca ben de bi hava alayım dedim..

 :)  işte size "huzur" un resmi :)